İslam coğrafyası batıdan kurtulunca değil, taassuplarından sıyrılıp kendini sorgulamaya başlayınca ayağa kalkar. Ne Batı'yı ne Osmanlı'yı taklit etmek, İslam coğrafyasını ayağa kaldırmaz.
Maalesef hala Kur'an okumayı ve ezberletmeyi din eğitimi sanıyor, Kuran'a bakarak hayatı yeniden okumaya çalışmıyoruz.
İslam'ın insanlığı yeniden aydınlatması için Kur'an'ın rehberliğine ihtiyacımız var. Ancak bu rehberlik Kur'an okumayı bilen nesillerin sayısını çoğaltmakla değil, Kur'an ile hayatı okuyan, hayatın problemlerini ve bu problemlerin çözümlerini Kur'an ile arama gayretinde olan nesiller yetiştirmekle olur.
Çölde yaşanmış olan son vahyi, yaşadığımız şehirlere taşımak için, Hz. Peygamberin hadislerini çağa taşımak zorundayız. Hayatı boyunca deve görmemiş nesillere 'Deveyi sağlam kazığa bağlamak sünnettir' diye değil, 'Emniyet kemeri takmakta sünnettir, kırmızı ışıkta durmakta sünnettir' diye anlatmak zorundayız.
Kur'an gözlüğü ile hayata bakan, Peygamber rehberliğini çağına taşıyabilen nesiller yetiştirmenin yollarına hep beraber kafa yormak zorundayız.