Küresel akış karşısında kültür, din, kimlik ve ulus-devlet en çok tartışılan konuların başında gelmektedir. İletişim ve ulaşım alanlarında ortaya çıkan hızlı, derinlikli ve etkin dönüşümler, bir taraftan toplumları birbirine daha da yakınlaştırırken, diğer taraftan, toplumlar arası etkileşim yoğunluğunu da giderek artırmaktadır. Toplumlar arası ilişki ve etkileşimde yaşanan etkin yoğunluk, birçok sosyal olgu ve yapıda değişim ve dönüşümleri de beraberinde getirmektedir. Bu süreçte modern ulus-devlet bir taraftan çoğunlukla Batı toplum felsefesi etrafında şekillenen ve Batılı sermaye tarafından güdülenen uluslar arası oluşumlar ve çok uluslu organizasyon eliyle yukarıdan örselenirken diğer taraftan toplumsal açıdan önemli konuma sahip olan din kültür ve kimlik gibi kavramların içerikleri ve işleyişleri yoluyla aşağıdan da zorlanmaktadır.