"Leningrad benim için resimli bir kitaptı. İşte Kışlık Saray, işte Smonly, işte devrimcilerin yıllar boyunca yattığı ezici taş mapushane, devrimin neden bu noktada başladığını, adım adım görüyor, anlıyor, anlamadığımı da Lenin'in kitaplarında araştırıyordum, herşey ne kadar ilginçti! Şaşırtıcı idi, Lenin'li bayraklar kasketli kalabalıklar ve Rus aristokratlarının, kent soylularının terkedilmiş sarayları. Diyeceğim şu ki daha taptaze idi Ekim Devrimi. Saray sütunları arasından sarkıtılmış dev boyutlu Lenin afişlerini yadırgamamıştım da, Stalin'in imgelerini ölçüsüz bulmuştum, fazla sık ve büyüktüler. Ölüye sevgi bir şeydi, diriye aşırı övgü başka şey kaldı ki farklar daha derinlere gidiyordu, bunu yavaş yavaş anlayacaktım. Leningradlılar, Lenin'den bir kapı komşusundan bahseder gibi konuşuyorlardı, oysa ki Stalin'in adı 'hazayn' (evsahibi) olmaya başlamıştı bile..."