LİDER, TEŞKİLAT, DOKTRİN üçlemesi, genellikle Milliyetçi Hareket Partisi'yle özdeşleşmiş kurumsal bir yapı şeklinde algılanır. Özdeşlikte bir sorun yok fakat bu kavramlar MHP ile başlamadı. Güneşi batmakta olan Osmanlı Devleti'nin son ışıklarının alaca karanlığında dünyaya gelen Mustafa Kemal'in, Türk
milletinin son devleti olan Osmanlı'nın günbegün, anbean ışığının sönerek karanlığa gömülmesini çaresizce izlemek zorunda kaldı. Evet Osmanlı karanlıklara gömülüyordu lakin Mustafa Kemal'in beyninde, Türk milleti adına yeni yeni ışıklar yakarak ömrünü tamamladı.
Mustafa Kemal'in beyninde yanan ışıklar, Türk milletine yeni bir bağımsız devlet verdi. Yeni devletin kuruluşu ve ila nihai yaşaması, LİDER TEŞKİLAT DOKTRİN varlıkları üzerine inşa edildi ve Atatürk'ün vefatına kadarda sorunsuz devam etti.
Vefatından sonra ise, adeta yok edildi, yok edilemeyen tarafları da görmezden gelinerek yok sayıldı, ta ki Alparslan Türkeş'e kadar.
Lider, Teşkilat, Doktrin, Atatürk'ün oluşturduğu, Alparslan Türkeş'in sahiplenerek Milliyetçi Hareket Partisi'ni üzerine bina ettiği, Devlet Bahçeli'nin yaşattığı, Türk milletini, Türk devletini ilelebet bağımsız yaşatmak üzere kurulmuş ilkelerdir.