Bu bir masal. Ama hepimizin yaşayabileceği bir masal. Nasıl Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin'in ölümsüz aşkları aslında sizin, bizim, hepimizin aşkıyla aynı kaynaktan fışkırıyorsa, bu masal da bize aynı ufku gösteriyor. Aşka sarılarak insan olmanın değerine.
...
Meryem, papaz babasının kendi halinde bri kızı olarak, bütün gününü ak keçisiyle geçiren biriyken, bir gün Mahmud'u görür ve görür görmez hayatın en doğal akışıyla onun hayatının erkeği olduğunu bilir. Göz göze gelip ele ele tutuştuklarında daha aralarında tek bir kelime bile konuşmamışlardır.
Mesafeler yazarı Elçin, on altıncı yüzyılda geçen bu halk masalıyla, aslında bize sevgiyi ve hoşgörüyü öğreten bir çağdaş mesel sunuyor. Aşkların ve insanların önündeki yapay engellere, onları savaşa sürükleyen maddi emellere kafa tutuyor.