“Maraton yüzlerce kilometredir, sadece son bölümü kırk iki kilometredir.” diyenler haklı çıkmışlardı. Akla karayı seçiyor, son metreler bitmek nedir bilmiyordu. Karanlığın içinde koşuyor, ardından biri çekiyordu.
Bu satırların geçtiği bu roman bir taraftan paralellikler kurduğu Yorgunum ve Yitik Balta romanlarının gizemi kirli silahın ilginç öyküsüne ışık tutarken bir taraftan da gerçek bir maraton koşusundan hareketle her okuyanın kendi izine rastlayacağı göç maratonlarına konuk oluyor. Bu romanı okuyanlar zorunlulukların dayatmasıyla değişik coğrafyalardan akıp gelen köklerinin belli belirsiz çizgilerde birleşen yaşamlarını ve yeni topraklarda tutunma çabalarını, göçen aşklarını, acılarını, hayallerini deneyimleyecek; zorlu göç maratonlarına katılan kökleriyle hüzünlü bir gurur duyacak, “Nereden nereye?..” sorusunun felsefi cevabını bulacaklardır.