"Ejderha okumakla meşgul, buradan kaçmak istiyorsak acele etmeliyiz," dedi Kraliçe.
Prenses ise, "Ben acıktım, karnım gurulduyor, başım da dönmeye başladı," diye sızlanmaya başladı.
Tam o anda, içi armut dolu bir sepet taşıyan yaşlı bir kadın belirdi karşılarında.
"Al bakalım kızım, sana tadına doyulmaz bir armut!" dedi kadın Prenses’e.
Teşekkür eden Prenses tam armudu alacaktı ki, Kraliçe, "Dur!" diye bağırdı, "Pamuk Prenses ile üvey annesini hatırla. Armut zehirli olabilir."
"Ama zehirli olanlar elmaydı, değil mi?" diye itiraz etti Prenses.
"Başka bir yazarın da zehirli armutların olduğu bir masal yazmadığını nereden biliyorsun?" dedi Kraliçe ve bunu söyler söylemez yaşlı kadın sanki bir anda yer yarılmış da içine girmişçesine ortadan kayboldu. O sırada Kraliçe, ayaklarının arasından yumuşak bir şeyin geçtiğini hissetti ve çığlık attı.
"Cadı bir kediye dönüştü," diye bağırdı Sayfa Onüç ve hayvanı yakalamak istedi. Ama Prenses, "Ama o Çizmeli Kedi, bize bir şey yapmaz," diye bağırdı.
"Burada tanımadığımız bir sürü masal ve öykü kahramanı var," dedi Kral. "Hiç güvenli değil. Hemen buradan gitmeliyiz."
"Peki ya diğer çocuklar ne olacak?" diye sordu Kraliçe.
"Ne yapabileceğimizi bilmiyorum ama haklısın," dedi Kral. "Onları burada bırakamayız. Ama kendimizi de düşünmeliyiz. Offf... Hayat çok karmaşık; insan masalın dışına çıkmışsa ve kurtarma operasyonları konusunda deneyimli değilse, daha da karmaşık oluyor herşey..."