Mayalar, Amerika kıtasının en gelişmiş ve gizemli medeniyetlerinden biri olarak tarihte önemli bir yer tutar. Ancak İspanyolların 16. ve 17. yüzyıllardaki işgalleriyle birlikte, bu büyük uygarlık ağır bir yıkıma uğramıştır. Yucatan Yarımadası’nda başlayan İspanyol sömürgeciliği, dini ve askeri baskılarla Maya halkını Hristiyanlığa zorlamış, geleneksel yazılı kültürlerini yok etmiş ve bölgenin demografik yapısını kökten değiştirmiştir.
Özellikle 1697 yılında Tayasal’ın düşmesi, bağımsız Maya devletlerinin sonunu simgeler. Bu olay, bölgenin İspanyol hâkimiyetine tamamen girmesine yol açmış ve Maya halkının büyük bir kısmı savaşlar, hastalıklar ve zorunlu göçler sonucunda yok olmuştur. Tayasal’ın fethiyle, Mayaların siyasi bağımsızlığı sona ermiş ve köklü kültürü büyük ölçüde yok edilmiştir. Günümüzde, arkeolojik buluntular, arşiv kayıtları ve sözlü gelenekler sayesinde bu zengin geçmiş kısmen aydınlatılabilmektedir. Ancak Maya uygarlığının tam anlamıyla anlaşılması için hâlâ pek çok bilinmeyen bulunmaktadır.
Bonn Üniversitesi'nde Etnoloji ve Antik Amerikan Çalışmaları profesörü Berthold Riese, Copán ve diğer Maya bölgelerinde arkeolojik ve epigrafik araştırmalar yürütmüş, Mayalarla ilgili arşivleri ve dil kaynaklarını inceleyerek bu büyük uygarlığın daha iyi anlaşılmasına önemli katkılarda bulunmuştur. Onun çalışmaları, Mayaların yalnızca kayıp bir medeniyet olmadığını, aynı zamanda modern dünyaya ayna tutan bir geçmişe sahip olduğunu ortaya koymaktadır.
