Bu kitap ile açıkça anlaşılacaktır ki; eğer dinin özgün ontolojik ve sosyal konuları anlaşılmaz-sa, binlerce fizikî mucize gerçekleşse de, yüzlerce mehdi ve mesih gelse de insanların kal-binde ve hayatlarında hiçbir değişiklik olmayacaktır. İnsanların çoğunun farkında olmadığı böyle hayatî bir sorunun anlaşılması için; bu kitabın birçok meselesi, dinin ontolojik ve sosyal konularının özellikle mehdiyet ve mesihiyet ile ilgi-li metinlerin anlaşılmasına yönelik yazılmıştır. Demek bu kitabın bazı konularının mehdiyet ve mesihiyet ile ne ilgisi var, diye itiraz edil-memelidir. Çünkü yüzlerce senedir çözülmeyen o konuların anlaşılması ile herkes kendi dün-yasında, ailesinde ve toplumunda önce manevî sonra maddî ve sosyal bir mehdiyet ve mesihi-yetin tecelli ettiğini görecektir. Dindar toplumların da meşru bir rönesans ve aydınlanmayı yaşayabileceğini anlayacaktır. Evet, Mehdi, insanları gerçek dinî anlayışa ve doğru yola ileten demektir; Mesih ise, dinî egemen kılan demektir. Demek eğer dinî konular doğru bilinmezse, ne doğru yol elde edilir; ne de din hayata egemen olur. Özetlersek: Genel manada ve sosyolojik olarak medeniyetin rönesans ve aydınlanma dönem-leri var olduğu gibi dinin bütün yönleri ile anlaşılmasının da bir rönesans ve aydınlanma dö-nemi vardır. Yahudilik ve Hıristiyanlık bu döneme Mesih demiştir; İslam ise Mehdi diyor. Bunun özünün özü ise insanların soyut ve sonsuz algı seviyesine çıkabilmesidir, somut ve sınırlı noktalarda boğulmamasıdır.