Roman kişileri arasında geçen bir konuşmada şöyle diyor Caroline Abbot: "Yaşamı bir tiyatro olarak görüyorsunuz siz. İçine girmeye kalkışmıyorsunuz; ya gülünç buluyorsunuz, ya da güzel..."
Caroline'in kendi çevresince, tutucu İngiliz taşra yaşamına yönelttiği bu eleştiri, romanın ana düşüncesini de özetliyor.
Yazar romanda, Akdeniz'le Kuzey'in yaşam kültürleri arasındaki karşıtlığı sağlam bir gözlem yeteneğiyle saptamakta; İngiliz taşra burjuvasının ikiyüzlü, sinik, tutucu değerlerine acımasız bir eleştiri getirmektedir.