Demirler Köşkü’nün bahçesi, serası ve Öykü’sü… Neli’nin planları. Hisseler, büyük ortaklar, küçük ortaklar, atılan zarlar… Sonra başka türlü bir adamın gelişi… Paranın karşısında parasız yatılı. Yaralar iyileşir gibi değildir bazen. Kazanmak için kazanmaktan başka çareniz olmamalı.
Mermer Köşk, yıkıcı bir aşkın romanı. Uğur ile Öykü’nün, Uğur ile Ezgi’nin, Öykü ile Ezgi’nin hikâyesi… Skandalların, sırların, eski defterlerin derkenarları… Paranın itişmesi, ego savaşları ve alacakaranlık bir aile tarihi.
Mehmet Eroğlu, ustalıkla anlatıyor Mermer Köşk’ün fısıltılarını. Doyumsuz, habis ve haset yüklü bir devranın içinde aşkın savruluşunu…
“Çoğu güzel kadın sanır ki, güzelliğini taçlandırmak için ille de aşk gerekir. Oysa aşk güzelliğini yok edebilir... Aşkın dış kabuğu coşkudur; kabuğun içindeyse sadece acı vardır.
Aşk bizi canlı olduğumuza inandırır... Bu denli istenmesinin, aranmasının, peşinden koşulmasının ardında bu dürtü olmalı...