İnsanlık tarihinin yeryüzündeki en büyük faaliyetlerinden birisi, dili geliştirmedir. Bu gelişmeler sözlük çalışmalarına olan ihtiyacı doğurmuştur. Türk toplumunda çeşitli sebeplerle farklı kültürel münasebetler neticesinde, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde en çok önem verilen diller Arapça ve Farsça olmuştur. Anadolu’da XV. yüzyıl ortalarına kadar devam etmiştir. Miftâh-ı Lisân’ın yazıldığı XIX. yüzyılda 30 sözlük yazılmıştır. Bunların 23’ü mensur, 7’si manzumdur.
XIX. yüzyıldan daha önceki dönemlerde Arapça ve Farsçaya duyulan ihtiyaç, Osmanlı toplumunun Batı’ya açılması nedeniyle bu yüzyıldan sonra Fransızcaya kaymıştır. Türk edebiyatında tespit edebildiğimiz kadarıyla ilk ve tek Fransızca manzum sözlük örneği Miftâh-ı Lisân’dır. Çok iyi bir tercüman olduğunu bildiğimiz Yusuf Hâlis Efendi, bu eserlerinde kanaatimizce oldukça başarılı bir şair olduğunu da ispat etmiştir. Şairin klasik manzum sözlük kaidelerine bağlı kalarak, dönemin çok revaçta bir dili olan Fransızca ile yazdığı bu eser, vezin, kafiye, üslup ve metot bakımından oldukça dikkat çekicidir.
Eser bu yönüyle Türk Dili ve Edebiyatı sahasıyla uğraşanlara olduğu kadar, yabancı dillerle uğraşanlara da hitap edebilecek özelliktedir.