Yirminci yüzyılın ilk yarısı Türkiye'de ulus-devlet kuruculuğu dönemidir. Bu tür bir dokunun maddi tabanını oluşturma kaygısıyla "milli iktisat" diye anılan bir politika benimsenmiştir. Milli iktisat, devletin ekonomiyi yönlendirdiği bir politikadır. Aynı yıllar "milli burjuvazi" diye adlandırılan orta katmanın siyasete ağırlığını koyduğu bir evredir. Milli iktisat, iki dünya savaşı arasında "devletçilik" adını almıştır. Milliyetçilik, halkçılık ve devletçilik Cumhuriyetin II. Meşrutiyetten devraldığı ilkelerdir ve Milli Mücadele ertesi siyasal dönüşümlere, laik Cumhuriyetin benimsenişine karşın iki dönemi bütünleyen ekseni oluştururlar. Bu kitapta çözülen bir imparatorlukta yeşeren ulus bilincinin ekonomik yönünü okuyacaksınız. Türkiye'de, Batı'ya baş kaldıran, görece bağımsız yerel "burjuva" düşünüşünün ilk evresini izleyeceksiniz