Hemen belirtmem gerekir ki mimarlığın biyo-politikası üzerine üretilebilecek sayısız başlık var. Bu başlıklar gentrifikasyon, global savaş, televiz¬yonculuk, gayrimenkul üretimi, toyotist ekono¬mi gibi güncel sorun alanlarına ilişkin olabileceği gibi, ‘biyo-politika’ kavramını borçlu olduğumuz Foucault’nun 17. yüzyıldan başlattığı disiplin ku¬rumlarının dönüşümü, ulus devletin yaratımında aktif olan bütün aygıtların / ‘dispositif’lerin eleştiri¬si, 19. yüzyıl optiği veya 20. yüzyıl endüstrileşmesi gibi daha tarihsel de olabilir.
Gilles Deleuze bile, disiplin toplumundan de¬netim toplumuna geçişi tanımlamakla beraber, Hardt ve Negri’nin İmparatorluk’ta belirttikleri gibi, sözgelimi, günümüzün ‘maddi olmayan emek’ türünden yepyeni biyo-politik biçimlerini es geçtiği için eleştirilir.