Gerçek şahsiyetini İslâm’da bulan Hz. İsa, günümüz Hıristiyanlık inancına göre sözleri arasında çelişkiler bulunan, Allah’ın biricik oğludur. Bu yüzden, bazıları, onun gerçekten tarihte yaşamadığını ve onun sadece efsânevî bir kahraman olduğunu söyleyecek kadar ileri gitmişlerdir. Hz. İsa’nın inkârı demek olan bu sözlere sebep olduklarından dolayı bütün bir Hıristiyan dünyası suçludur. Çünkü bu dünya, Allah’ın Peygamberi olan Hz. İsa’yı insanlık sıfatından uzaklaştırarak onu ulûhiyet mertebesine çıkarmışlardır. Matta’nın bildirdiğine göre o, bütün dünyanın Hıristiyanlaşmasını istemektedir. Fakat aynı İsa, Yahudileri “Evlad”, diğer milletleri ise “Köpek” olarak isimlendirmektedir.
Hıristiyanların, Müslümanlara olan düşmanlığı her asır ve dönemde farklı şekil ve sistemlerle devam etmiştir. Aslında günümüzde bile şuuraltında bunun etkilerini görmek mümkün olmaktadır. Gaye, Müslüman gençliğin zihninde bir boşluk meydana getirmek, bundan sonra kendi fikirlerini çok masum bir pozda dayatmaya kalkışmak ve sonunda da onları kendi din ve mukaddes değerlerinden şüphe eder bir ruh bunalımı içine sokmaktır.
Mamafih, tarihî bazı olaylar, Hıristiyan misyonerlerinin gayesinin sadece dinî bir gayrete dayanmadığını göstermektedir. Çalışma ve gayretlerinin belki en ön planda geleni, bağlı bulundukları milletlerin siyasî faaliyetleri ile meşgul olmaktır. Her misyoner, ülkesinin siyasî bir ajanıdır. Misyoner adayının yaptığı yemin, bunun açık bir delilini teşkil etmektedir.
Bu araştırmamızda, her iki dinin müntesipleri tarafından yapılan çalışmalar ile bizzat kitapların kendilerine müracaatla bir mukayese yapmaya çalıştık. Okuyucu, çeşitli konularda yapılan bu mukayeseyi gördükten sonra, gerçeğe ulaşma ve doğruyu bulma hususunda daha rahat bir karar verecektir.