Neoliberal politikaların yaşama geçirildiği ilk ülke Şili oldu. 1973 yılında gerçekleştirilen “Pinochet Askeri Darbesi” ile uygulanmaya başlayan neoliberal politikalarla* Şili bu süreçte bir anlamda “laboratuvar” işlevi üstlendi. Türkiye ise 12 Eylül 1980 askeri darbesi ile birlikte neoliberal politikalarla tanıştı. Türkiye ve Şili, farklı coğrafyalarda farklı zamanlarda benzer süreçleri yaşayan iki ülke aynı zamanda. Her toplumun kendi özgün koşullarıyla birlikte, ekonomik politikalardan, askeri darbelere, dinsel eğilimlerden, hak ihlallerine ve toplumsal muhalefet deneyimlerine kadar birçok benzerlikleri de olduğu söylenebilir. Bu bağlamda, birçok acıya ve benzer sorunlara tanıklık etmiş olan bu iki ülke neoliberal politikaların kıskacında mücadeleye devam ediyor.
Emperyalizm, yaşam koşullarını sürdürebilmek için ülkeler ve toplumlar üzerinde oynadığı oyunlarda ne kadar ileriye gidebileceğini Şili örneğiyle tüm dünyaya gösterdi. Şili, Amerika Birleşik Devletleri için, Küba Devriminden sonra Latin Amerika üzerindeki hâkimiyetini sağlayacağı bir üs olarak görüldü. Benzer jeopolitik konumuyla Türkiye ise ABD’nin Ortadoğu’da hâkimiyet kurma politikalarının merkezine oturdu. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ilk tanıyan Latin Amerika ülkesi olan Şili, tüm fiziksel uzaklığına rağmen, Türkiye ile birlikte askeri darbeler süreci yaşayarak benzer acıları, tepkileri, öfkeleri ve isyanları biriktirirken benzer neoliberal politikaları da yaşama geçirdi. Bütün bu yaşadığımız benzerlikler, farklılıklar ve kıyaslarla ele alınacak konuların arkasında hep emperyalist ülkelerin neoliberal politikaları karşımıza çıktı. Kimi zaman gözlerimizi fal taşı gibi açtıracak benzerliklere şaşırdık, kimi zamansa yaşanılmış isyan deneyimini yeniden ve yeniden deneyimlemekten coşkulandık.
Şili, Aymara dilinde “dünyanın bittiği yer” anlamına gelen, zorlu coğrafyalarda hayata tutunan bir ülkenin direniş hikâyesidir. O zorlu coğrafya güneş tanrısı İnti’nin çocukları olan, ilk sosyalist imparatorluk olarak adlandırılan İnka Uygarlığı’nın hüküm sürdüğü toprakların parçası. Bu kitapta Şili’nin hikâyesi ile birlikte aynı zamanda kendi hikâyemizi de okuyacağız. İspanyol istilasından, bağımsızlık isyanlarından, darbelerden direnişlerden, neoliberal politikalardan yola çıkarak, Şili’yi ve mücadelesini anlamaya, benzerlikler ve farklılıklarla bir kez daha deneyimlemeye çalışacağız. Kendi deneyimlerimizi Şili deneyimi ile yeniden harmanlarken, neoliberal politikaların laboratuvarı olan Şili’deki süreçle, geleceğimizi yeniden göreceğiz.
Tezcan Karakuş Candan