Bazı insanlar doğal olarak iyi öğretmen olmak için gerekli olan bir takım yetenekleri önceden sahip olsalar bile, bütün öğretmenlerin, öğretmen olarak doğanlar da dâhil olmak üzere, geçerliliği kanıtlanmış bir takım öğretim becerileriyle donanmış olmaları gerekmektedir. Öğretme işi tüm paydaşların sürekli kararlar verdiği (buna öğrencilerin öğrenmeye karar vermeleri de dâhildir) kişiler arası dinamik etkileşimleri (öğretmenlerle öğretmenler, öğretmenlerle öğrenciler, öğrencilerle öğrenciler) içeren bir süreçtir. Bu nedenle, öğretim önceden düşünülmüş ve planlanmış olmak durumundadır. Ancak sistematik bir yaklaşımla hareket edersek, öğretim sırasında meydana gelen pek çok olaya karşı esnek olabilir ve etkili bir şekilde üstesinden gelebiliriz. Her ne kadar deneyimli öğretmenlerin sezgileri, onlar için değerli bir kaynak olsa da, pek çok durumda tek başına deneyim, sistematik ve organize bir öğretim planı kadar yol gösterici olamamaktadır. Bu kitap, öğretmenliğin tamamıyla bir sezgi işi olmadığına, sistematik bir yaklaşımı olduğuna ve evrensel kabul görmüş bir takım bilimsel teori ve kabullerle daha verimli hale getirilebileceğine inancın bir ürünüdür. Kitap özellikle hizmet öncesindeki öğretmen adaylarına hitap etmekle birlikte, eğitimde yeni teori ve yaklaşımlardan haberdar olmak isteyen her seviyedeki öğretmen için de önemli bir kaynaktır.