Yaklaşık bir yıl süren sıkıntılı ve acı günlerden sonra yavaş yavaş hapishanedeki konumuna ayak uydurmayı başarmıştım. Bu bir yıl hapishanedeki yıllarımın en zoruydu. Zaten zihnimde böylesine derin bir iz bırakmasının nedeni de buydu. O yıla ait her saati, her dakikayı en ince ayırnıtısa kadar hatırlıyorum. Fakat bu hayata bir türlü alışamamış mahkumlar da vardı. Hatırlıyorum da bu bir yıl boyunca kendi kendime hep şu soruları soruyordum; "Gerçekte neler hissediyorlardı? Buraya ayak uydurmuş oldukları doğru muydu? Göründükleri kadar sakin miydiler acaba?" Zihnimin büyük bir bölümünü bu tip sorular kaplamıştı. Mahkumlar burayı, uzun bir süre yaşamak zorunda kalacakları bir yer olarak değil de, yoldan geçerken uğradıkları bir hanmış gibi görüyorlardı.