İtalyan Yazar, bu kitabında Mustafa Kemal Atatürkü bir önder, büyük bir önder olarak çeşitli yönlerden ele almaktadır; Askerlik alanındaki gücü, politik olayları kavrayışı, ileri görüşlülüğü ve de kendisine ve ulusuna güven duyması. Batı dünyasından bakınca, bir öndere ait bu nitelikler ve özellikle Mustafa Kemalin askerlik ve politika alanındaki kırılmaz irade ve kararlılığı, bunun yanı sıra askerlik alanındaki gücü ve becerisi nedeniyle bir diktatör ya da eski Yunan tiranları gibi görünmektedir. Batının her şeyi kavramlaştırma ve sınıflara ayırma niteliği Mustafa Kemali de diktatör kavramı altında sınıflandırmakta ise de onu herhangi bir sınıfa sokmak imkânsızdır.. Mustafa Kemal, yalnızca kendine benzer bir kişidir. Amerikalı bir kadın gazeteci, Dolmabahçe Sarayında Atatürkle bir görüşmede bulunmakta ve sürekli olarak diktatör kelimesi üzerinde durmaktadır. Atatürk, bir aralık şu yanıtı verir: Evet, diktatör, diktatör ama kalplere girerek hükmeden bir diktatör... Evet, tarihte hangi diktatörün ardından bu kadar çok kişi göz yaşı dökmüştür? Hangi diktatör yurdunu ve insanlarını her şeyden yüksek tutmuştur? Ve hangi diktatör ölümünden sonra da saygı ve sevgiyle anılmaya devam etmiştir?