Bir ada. Bekenler, tekenler, konserve kutuları, birinci sınıf evler, üçüncü sınıf evler, eşlenenler, ustalar, büyük ustalar, büyük ceza alanı, tik tiki tak tak tik, aynı ritimde birbirini tekrarlayan günler ve Onma: Hayatta hiçbir kahramanlığı olmayan bir roman kahramanı. Bu döngüyü kırabilecek mi?
Tanıdık mı? Yabancı mı?
Özgür irade nerede başlar? Verilen kararlarla mı? Verilemeyen kararlarla mı?
“Utku Olgun’un ilk kitabı Onma’nın birinci bölümünü okuduğunuzda, yaratılmış kelimelere, çocuklarınıza vermeyeceğiniz isimlere ve size ait görünmeyen bu yaşam döngüsüne kanıp, elinizdekinin distopik bir roman olduğunu düşünebilirsiniz.
Ancak Onma’nın hikâyesi, Dünya Savaşları’ndan önce yaşamış biri için ne kadar gerçekse, içinde olduğumuz şu dijital çağda yaşayan ve dahi bundan yüzyıllar sonra yaşayacak biri için de o kadar gerçek. Utku Olgun Onma ile hayatın yemek yemek, yıkanmak, çalışmak ve ibadet etmekten ibaret olduğu çok yalın kurgusal bir dünyada, insanlığın değiştirilmesi imkânsız makûs kaderini gözler önüne seriyor.”
Fulsen Türker