Ortaçağ'da eğitim felsefesi anlayışları çerçevesinde kendi dönemlerine olduğu kadar, daha fazla geleceğin dünyasına ışık tutan büyük düşünürler; insan olmanın yücelik ve bu yüceliğin gerektirdiği sorumluluk bilinciyle bizlere aydınlık yolları gösteriyorlar.
Yanlış bir genel kanıyla 'Karanlık Ortaçağ' diye adlandırılan bu uzun dönemde topluma yol gösteren düşünürler; insana herşeyden önce kendini ve bir parçası olduğu evreni tanıtmaya ve böyle bir bilinçlendirmenin arkasından doğal olarak gelecek olan kendine ve tüm evrene sevgi ve saygıyı beslemeyi öğretiyorlar. Öyle ki bu kitap tam anlamıyla gerçek bir sevgi destanıdır.
Pek çok düşünür gibi 'sevgi'yi ön plana çıkaran İbn'ül Arabi ve öğrencisi olan Sadreddin Konevi de öğretilerini özetleyen şu dizeler ile aynı gerçeği haykırırlar:
"Seven benim, sevdiğim de ben,
Biz bir bedene girmiş iki canız."