Freud bu eserinde kendi yaşam öyküsünden ziyade entelektüel gelişimine odaklansa da aslında bu ikisi kesinlikle birbirinden ayrılabilir değildir. Otobiyografi’de kurucusu olduğu psikanalizin bir bilim olarak yerleşmesi adına yaşamı boyunca nasıl mücadele ettiğinin hikayesini anlatır. Bu uğurda yaptığı çalışmalar sebebiyle iş çevresinden ve entelektüel ortamdan maddi ve manevi tecrit edilir, bazen en yakın çalışma arkadaşları bile onu yüz üstü bırakır, ancak Freud azmi ve kendine güveni sayesinde 20. yüzyılın en etkili teorilerinden birini yaratır.
Bugün sadece psikoloji alanında değil, edebiyattan çağdaş sanata, felsefeden tıpa kadar birçok alanda etkili olan, aynı zamanda paradigmaları ve anlayışları da yerinden oynatan psikanalizin temel kavramlarının nasıl keşfedildikleri ve başlangıçlarında nasıl bir seyir izledikleri yine bu eserde bulunabilir.