Kitabına uygun bir ad bulamayan şair Delphoi'ye gidip Apollon Bilicisi'ne sormuş:
-Kitabıma bir ad bulamadım. Bana uygun bir ad söyle. Bilici yanıtlamış:
-Dalgıç ya da Dağcı olabilirdi. Çünkü şiir dalgıç gibi tırmanır, dağcı gibi dalar. Ama hangisi? Efendime danışmam gerek. Dokuz vade sonra gel...
İstediği yanıtı alamayan şair baba yurduna dönüp eski Mersin'in yerinde yeller esen Zeytinlibahçe'sinin ulu zeytin ağaçlarından birinin altında gündüz uykusuna yatmış ve bir düş görmüş. Bir Şaman adayıyla ilgili bir düş...
Şaman adayı Dokuz Deniz'in kıyısına götürülüyormuş. Bu denizlerden birinin ortasında bir ada, adanın ortasında da göğe kadar yükselen bir kayın ağacı varmış... Aday denizlerin hepsini gezdikten sonra başını kaldırmış ve Ağacı görmüş, Ağacın tepesinde her ulustan insanlar varmış. Bu arada kulağına sesler gelmiş: 'Bu Ağacın dallarından yapılmış bir davula sahip olmana karar verildi.' Sonra Şaman adayı deniz kuşlarıyla birlikte uçmaya başlamış... Ve deniz kuşlarının atası yukardan dağları, ormanları, oaları görmüş ve şaire dönüy, 'Bu kitabın adı Evren Ağacı olsun,' demiş.