Ulusçuluk yazarını okuyup şaşırmamak elde değil. Hemen hemen her yazarın kendinci unlamlandırıp farklı bir açıdan ele aldığı milliyetçilik, ulusçuluk, vatanseverlik ve yurtseverlik arasındaki ince ayrım noktalarını kavramak; millet (ulus), devlet, milli (ulus)-devlet, milletleşme (uluslaşma) ile ilgili birbirinin tam karşıtı sayısız tanımın içinden çıkmak; etnik topluluk, ulusal topluluk, milliyet, azınlık, proto-millet, tarihsel usul, tarihsel olmayan ulus gibi kavramları yerli yerine oturtmak; toprak birliği, dil, ırk, tarihsel geçmiş, din, kültür, ruhbilimsel dayanışma duygusu, kimlik gereksinimi, yabancı düşmanlığı gibi öğelerin ulus ve ulusçulukla ilişki düzeylerini belirlemek; ilkçi, özcü, doğalcı, sosyobiyoloik, modernist, araçsalcı, etno-sembolcü ulus kuramlarını sınıflandırıp sağlıklı bir değerlendirme, yamak, "konunun uzmanı" olmayan okurun tüm bunların altından kalkması hemen hemen olanaksız.