“Sana bu hikâyeyi anlatmak çok güç. Hâlâ kaybolmuş gibiyim.
Tel tel dağılan bir hafızayı anlamak ve anlatmak çok zor.”
Yirmilerinin başındaki genç bir kadının beyninde tespit edilen tümörle tüm hayatı tamamen değişir. Bu zamana dek normal bir genç olarak yaşamış olan Judith’in süregiden hayatında böylelikle bir parantez açılır. Bu parantez tamamen yabancı, değişik, bilmediği şeylerle dolu olan yeni bir hayatın da başlangıcıdır. Hastalığı kabulleniş sürecinden başlayıp onunla mücadelesine, bu sürede değişen şeylere, iç dünyasına, tüm devinimlerine uzanan bu meşakkatli süreçten sonra, belleğinin dağılan parçalarını tek tek geri toparlamaya çalışan genç kadın için istemsiz açılan bu parantezi kapatmanın tek bir yolu vardır: Kendi hikâyesini yazmak.
Kafam hâlâ öyle karışık ki her türlü sohbetten çekiniyorum şu aralar. Hikâyemi anlatmak bir hayli güç. Hâlâ bir yerlerde asılı kalmış ya da kaybolmuş gibi hissediyorum çoğu zaman. Ama yine de deneyeceğim…
Bunca zaman ne mi yaptım!? Hah! Söylediklerine göre boş boş bakıyor, kusacakmış gibi oluyor, garip şeyler söylüyor ve vücudumu kasıyormuşum. Tüm bu belirtiler sıradan bir epilepsi krizine işaret etse de yapılan tetkikler sonucuna göre her şeyin sebebi beynimin olmadık bir köşesinde beliren küçücük bir kitleymiş. Evet, henüz 22 yaşımdayken tanıştım bu hastalıkla ama hiç umursa(ya)madım. Hastalığımı kabulleniş ve tedavi sürecinde çok uyudum, krizler, nöbetler geçirdim. Gün geldi saymayı, hatta evimin bulunduğu sokağın adresini bile unuttum. Uyudum, uyudum, uyudum. Her geçen gün daha çok uyudum. Ama bilmediğim bir şeyler garip bir şekilde yeniden bağladı beni hayata. Şimdi bu satırları yazarken düşünüyorum da tüm bu yaşananların üzerinden on yıl geçti. Kim bilir belki de hasta olan ben değildim, bir başkasıydı. Yaşadığım şey ölümcül bir hastalık değil de geçmek bilmez, baş belası bir nezleydi. Kim bilir?..
Dünyaca ünlü Angoulême Uluslararası Çizgi Roman Festivali'nden ödülle dönmüş olan Parantez, yazarı Élodie Durand’ın bizzat yaşadığı ve kendi yazıp resimlediği gerçek bir hikâye…