Tarihsel süreçte, Pir-i Türkistan, Hazret-i Sultan, Sultanım gigi isimlerle de anılan büyük Türk mutasavvıfı Ahmet Yesevi’nin ve ona nisbetle ortaya çıkan Yeseviliğin Orta Asya merkez olmak üzere Anadolu ve Balkanlarda da halkların manevi hayatlarında asırlardır süren etkisinindeğişik yönleriyle incelenmesi, ayrıntılarıyla ortaya konulması Türk tarih ve kültür araştırmaları bakımından büyük önem taşımaktadır. İşte bu çalışmada Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan’da konuyla ilgili alan ve kitaplıklarda çalışmalar yapan Prof. Dr. ALİ YAMAN bir giriş niteliğinde de olsa konuya ışık tutmaya çalışmaktadır. 2002-2005 yılları arasında Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak üniversitesi’ne bağlı Türkoloji Enstitüsü ve Yesevilik Araştırmaları Merkezin’de de uzman olarak görev yapan Prof. Yaman, hem kaynakları incelemek hem de bölgede yaşayan Yeseviliğin izini sürmek suretiyle Türkiye’de hakim anlayışın sorunlu yönlerini de ayrıntılarıyla ortaya koymaktadır. Hiç şüphesiz, Ahmet Yesevi’nin halk nazarında yüzyıllardır büyük bir yer işgal etmesinin altında onun emeğiyle geçinmesi, halkçı yaşamı ve söylemi bulunmaktadır. Onun hikmetleri ve halk arasındaki sözlü geleneğin aktardıklarından anlaşılacağı üzere o halka yabancılaşmamış, halkın içinden biri olarak kalmış, dönemin egemen güçlerini yermekten, gerçek yüzlerini sergilemekten çekinmemiştir. Şöyle ki, ‘’Ehl-i dünya halkımızda cömertlik yok Padişahlarda, vezirlerde adalat yok’’ ‘’Sufi olmayıp neylesin evde yapacak işi yok Sufilik iddiası eder halka vermeğe aşı yok’’ diyerek siyaset ve din bezirganlarını sert bir şekilde eleştirmek kolay değildir.