Politika, düşünmeye alıştığımız biçimiyle, konsensusa bağlıdır: kuşkusuz bu türden konsensus genellikle kendisini "temsil" (daima estetik formüllendirilmesinin baskısı altında olan bir kategori) başlığı altında ifade eder. Burada ilk olarak temsil eden ile temsil edilen arasında bir konsensus olduğu ve ikinci olarak da temsil edilenler arasında bir konsensus imkânı olduğu varsayılır. Bu tam bir demokrasi değil, burjuva demokrasisidir. Böyle bir politikanın yerine bir adalet anlayışını geçirmek daha akıllıca olabilir. Adalet daima çoğunluğun tiranlığını (ve kuşkusuz, pek çok "demokratik" sistemde birkaç kişinin tiranlığını, bir toplumsal formasyonun normlarına aracılık eden birkaç kişinin düşünce üzerinde hegemonik denetim kurmasını) temel alan burjuva demokrasisi altında gerçekleşemez. Artık birbirine zıt ya da birbirleriyle rekabet halindeki politik sistemler arasında rahatça tercih yapamıyoruz; çünkü artık bu türden bütünleştirici formları onaylamıyoruz; ancak adalet örneğini ve adaletle ilgili olguları ele alabiliyoruz.