Toplumu oluşturan insanlar, somut olan bireyle, soyut olan evrensel insanın ortasında yarı soyut bir varlık olarak dururlar.
Kendi kendinle yüzleşmen sonucunda vicdanınla buluşursun. Evrensel insanla yüzleşmen ise seni ideallerine ve somuttan soyuta yönlendirir. İdeallerini gerçekleştirebilmen için güce, bilgiye ama en ziyade de özgürlüğe ihtiyacın olur. Toplum ise sana sonu gelmez ödevler yükler.
Sanat burada, ideallerini toplumsal insan üzerinden gerçekleştirebilmen için sana bir kapı aralar. Eğer ideallerinin peşine düşersen toplum ve toplumsal olan her şeyle yüzleşmek, her türlü ikiyüzlülükle savaşmak ve kendini ideallerine adamak.
İşte estetik dil, toplumla ideallerin arasında sana aralanan bu kapının anahtarı ile eş değer bir rol oynar. Elindeki anahtarın kilidi açması, anahtarın o kilide ait olup olmadığıyla bağlantılıdır.