Saray Fotoğrafçısı Vasilaki Kargopulo Efendi’nin o gün önemli bir görevi vardı. Sultan Abdülhamit, hemşiresi Refia Sultan’ı şereflendirecek, Vasilaki de bu ziyaretin anısına fotoğraf çekecekti… Çamlıca’daki köşk ne güzel günlere sahne olmuştu. Murat Efendi, Hamit Efendi, Reşat Efendi, diğer biraderleri bu nazik, zeki, mültefit hemşirelerine misafir olmaktan mutlu, beraberce piyano çalarlardı. Nazar mı değmişti ne? Yas ve cülus, yas ve cülus...
Aklından bir şeyleri kovalamak ister gibi gözlerini kapayıp, başını iki yana salladı. Hayır, hatıralar onu bırakmıyor, dalga dalga geliyorlardı.
Sultan Abdülmecit’in kızı, Abdülaziz’in yeğeni, V. Murat, II. Abdülhamit, Mehmet Reşat ve Vahideddin’in kız kardeşi...
İhtişamın ve iflasın, hüzün ve saadetin, yas ve cülusun iç içe geçtiği bir hikâye. Saltanat kayıkları, arabaları... Borç ödemek, ihsan etmek için darphaneye gönderilip sikke kestirilen sultan mutfağının altın, gümüş tabakları.
Tanzimat’la Batılı rüzgârların estiği bir payitaht…
Kırım savaşı... Dersaadet’te İngiliz, Fransız askerleri…
Lambalı Kadın’ın kızları…
Sultan Aziz’in, Sultan Murat’a hayır getirmeyen tahtı…
Şeyh Galib… Beyhan Sultan’a ait sararmış, şirazesi dağılmış bir defter...
Saray fotoğrafçısı Vasilaki Kargopulo’nun objektifinden sultanların, kölelerin, dervişlerin, dilencilerin, satıcıların öyküleri…
Ve erguvani bir İstanbul…
Refia Sultan… Bir Tanzimat Prensesi…
Ayşe Kara’nın saraylara, sokaklara, renklere ve mevsimlere hayat veren incelikli kaleminden…