Felatunların alafranga eveleri,
Kırık hayatların sığınağı "Aşiyan"lar,
Naim Efendi'nin imparatorluğun izinde adım adım çöken konağı.
Şişli'de yükselen apartmanların çiğ ve parlak ışığından gözü kamaşan Neriman'lar.
Cevdet Bey'in "saat gibi" işleyen burjuva evi
ve bu evin dayandığı bütün değerlere "evsizleşerek" karşı çıkan Selimler...
Türk insanının evle imtihanı.
Fakat özellikle konuk ve apartman...
Sadece iki mimari yapı değil,
birbirine tamamen karşıt değerlerin mekanları.
Biri yıkılırken diğeri yükselen iki dünya...
Türk toplumunun batıdan doğuya, gelenekselden moderne,
imparatorluktan cumhuriyete geçişinin iki anahtar simgesi...
Türk romanında bu iki simgenin macerasını izlemek bile,
evin toplumsal ve bireysel yaşayıştaki rolünün
ne kadar derin olduğunu gösteriyor.
Bu kitapta 1870'lerden 1970'lere kadar Türk toplumunun
yaşadığı sosyal ve siyasi sarsıntıların, değişimlerin
Türk romanına nasıl yansılıdığı bir mikro ölçek olan ev
üzerinden incelenmiştir.