Rusya’nın baş aktör olduğu ve merkezinde Türklerin yer aldığı kimi hadiselerin farklı bir bakış açısıyla anlatılmaya çalışıldığı bu eser, yazarın çeşitli tarihlerde kaleme aldığı metinlerden meydana gelmiştir.
Rus tarihinde önemli bir yere sahip olan Şeyh Şamil ile Sultan Galiyev’in de yer bulduğu eserin kuşkusuz en iddialı bölümleri “Moskova’nın Üçüncü Roma İddiası” ile “Rusya’nın Ayasofya Şifresi: Fatih Sultan” başlığı altında kaleme alınanlardır.
Bölgeyle ilgili çalışmalarıyla bilinen gazeteci ve araştırmacı yazar Mehmet Poyraz her zaman olduğu gibi bu çalışmasında da kıyıda köşede kalmış bilgileri okuruna sunarken yine okurunu sorgulayıcı düşünmeye sevk etmektedir. Milli Mücadele’de Bolşevik döneminin de anlatılmaya çalışıldığı ve alternatif bir Rus tarihi okumaları da diyebileceğimiz bu eseri ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.
**
“Rusya’nın Ayasofya hedefi 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul’u fethetmesiyle başladı. İstanbul’un fethedilmesiyle Ortodokslar boşluğa düşerken mabetleri Ayasofya bir camii olmuştu. Avrupa’daki devletler dinlerinde yaşadıkları sarsıntının üzerine bir de Osmanlı korkusu yaşıyorlardı. Osmanlı Avrupa’daydı ve her an buradaki bir devleti egemenliği altına alabilirdi.”
**
“Rus düşünür Peresvetov, Rusya’nın Ayasofya’ya giden yolda şifrenin Fatih Sultan Mehmed Han olduğunu çok iyi tahmin ediyordu. Fatih’i her yönüyle modelledi ve Korkunç İvan’a sunarken üstüne dehşeti ve korkuyu ilave etti. Fatih Sultan Mehmed Han, Çarlık Rusya’nın oluşumunda örnek alınmıştır. Adalet ve dehşet konusunda bunu söylemek mümkün değildir. Devlet yönetimi ve filozofluğu Rusya’da uzun yıllar konuşulmuştur.”