Jean Valjean ceplerini karıştırdı. Her zaman para taşıma alışkanlığı vardı. Daima farklı araçlara başvurma gereği olan karanlık hayatı bunu bir kanun gibi kendine zorunlu kılmıştı. Fakat bu sefer gafil avlanmıştı. Bir akşam önce muhafız birliği üniformasını giyerken, çok hazin düşünceye dalmış olarak para cüzdanını almayı unutmuştu. Yeleğinin cebindeki birkaç paradan başka bir şeyi yoktu. Çamurla ıslanmış olan ceplerinin içini dışına çevirdi. Ve tabanın kenar sırasına bir Lui altını, beş franklık iki sikke birkaç da yirmilik koydu. Thénardier anlamlı bir boyun bükmesiyle beraber dudak büktü. – Onu pek ucuza öldürmüşsün, dedi.