Selçuklular denilince, sadece Orta Asya bozkırlarında, Mâverâ-un’Nehr kıyılarında, Horasan illerinde tarih sahnesine göçebe olarak çıkıp İran ve Anadolu’da 200 yıla yakın bir süre en etkili güç odaklarından birisi durumuna gelmiş olan Selçuklu Devleti değil; biraz kenarda kaldığı için dikkatlerimizden kaçan ve her biri ayrı bir devlet konumunda olan Kerman Selçukluları, Irak Selçukluları ve Suriye Selçukluları da dahil, bütünüyle büyük Selçuklu İmparatorluğu gözönünde bulundurulmalıdır. Çünkü o tarih, Selçuklular’ın hele de İran, Anadolu ve Bilâd-ı Şâm’da asırlarca hâkimiyet ve muazzam bir müslüman medeniyeti kurmalarının tarihidir ve müslümanlar olarak hepimizin geçmişteki hikâyesidir...
Maksadımız bir ‘tarih kitabı’ yazmak değil; tarihten kalan belge ve bilgilerden, mâzimizin, köklerimizin bir bölümünden bir kısım kesitler aktararak âtimize/geleceğimize ışık tutmak temennisi...