"...Latife'nin okuduğu gazeteyi dinliyordu. Her ikisi de çok ciddi. Ara sıra Paşa'nın gözlerini aralayıp Latife'yi süzdüğü fark ediliyor. Sonra Mustafa Kemal birden doğruluyor ve genç kızı heyecandan öldürecek bir tatlılıkla:
- Latif! Diyor. Bak beri! Bunu bir yere not et. Bize lazım olacak.
Latife, bu "Latif" hitabından öylesine mutlu olmuştur ki... Heyecanlanınca her zaman yaptığı gibi, alt dudağını ısırıyor, Paşa'ya bakakalıyor, gözleri pırıl pırıl.
- Latif, diyor içtenlikle ve anlamını sorar gibi Paşa, neden şaşırdın? Sen gerçekten Latife değil Latif'sin!.."