“Sevişenler konuşmaya başladığı ya da dünyaya kulak verdikleri, dahası onunla ya da birbirleriyle ‘diyaloğa’ girmeye kalkıştıkları anda her şey karışıyor. Seslenen, dünyayı ele geçiriyor, Birinden önce konuşan, onun adına da konuşuyor —giyinen çıplak olana yön veriyor ve kim konuşursa, diğerini kazanıyor.”
Yukarıdaki cümleleri içinde taşıyan, içeriği ve biçimiyle oldukça cesur bu anlatı –eğer denilebilirse-, yazarı tarafından yirmili yaşların başındayken kaleme alındı. Sabri Gürses, insanın kent içinde yeniden var olmasını başlamasına neden olacak bir dil oluşturmuş. Elbette, roman –da denilebilir- yeniden oluşmaya biçimlenmeye devam ediyor. Sizin okumalarınızla.