Lauck'un etkileyici anıları, üzücü bir çocukluk geçirmek için çok fakir olmanız gerekmediğini kanıtlıyor. Kronik hastalığından dolayı annesinin ölümü ile başlayan dram, babasının ölümcül kalp krizi geçirmesiyle devam ediyor. Bu durum Lauck'un ihmalkar üvey annesinin ellerine bırakılmasına neden oluyor. Lauck'u henüz 9 yaşında olmasına rağmen yalnız yaşamaya adeta mahkum edip, Los Angeles Kilisesi'nde aşçı yamağı olarak çalışmaya gönderiyor. Lauck'un tehlikeye karşı gösterdiği cesaret örneği hayatta kalma kelimesine yeni bir anlam kazandırıyor. Lauck'un kitabında anlattıkları gerçekten inandırıcı. Çocuk anlatıcının masum sesi bazen okuyucunun; babasının onun halini göremeyecek kadar nasıl kör olabildiğini ya da genişleyen ailenin bu mutsuz çocuklara yardım etmek için neden daha önce gelmediklerini merak etmekten, uzaklaşmasına neden oluyor. Şimdi 30'larında olan Lauck, çocuk halinin gözünden gerçeği yansıtıp, okuyucuyu kitaba bağımlı kılıyor. Duygusal açıdan çok iyi kurgulanmış olan kitapları seven okurlar bu anıları bir solukta okurken, mutlaka kendilerinden bir şeyler bulacaklardır.