Sürekli değişen görüntüler arasında şiir, yeni sözcüklerle kendine yeni geçitler, yeni derinlikler aramak zorundadır. Bu yeni durum, görüntüleri somutlaştıran yaşam ilişkilerinde belirir. Şair, nesnelerin farklı mekanlardaki duruş ve ilişkileriyle de şiirini yapmaya çalışmalıdır. Gerçekliği bir akış olarak algılayan şairin, bu görüntülerden çıkaracağı şiirler, gerçekliğin ters yüz edilmesinden başka bir yapı değildir. 'Görüntüyü görüntüyle yüzleştirmek' de denebilecek bu 'dil içi etki', imgeye apayrı bir estetik olgunluk kazandırır. Görüntüler içinde çınlayıp duran sözcüklerle şair, sözü edilen bu yüzleşmeye tanıklık etmek için uğraşır. Bütün yaptığı da budur.