Bauman’la birlikte, insanlık tarihinin açık uçlu olduğunun, geçmişindeki yapı tarafından tamamıyla belirlenmediğinin ve bünyesinden birden fazla olay dizisinin çıkabileceğinin farkındaysak eğer, ütopyanın, yanlış çıkan bir tahmin ya da gerçekçiliğini ispatlamayı başaramamış bir öngörü olmadığını da idrak edebiliriz. Ve “ütopyacı yöntemle düşünme kapasitesi, süre giden ilişkileri kırmayı, insanın kendisini alışılagelmişin, sıradanın, ‘normal’in apaçık haldeki ezici zihinsel ve fiziksel egemenliğinden kurtarmasını gerektirir”.
Bauman elinizdeki kitapta, ütopyacı yöntemle “insan özgürlüğünün henüz keşfedilmemiş bölgelerine yapılacak daha ileri bir sorgulama” olarak tanımladığı sosyalizmi ele alır ve şöyle der: “Şimdi artık sosyalist ütopyanın görevi, yalnızca yarının bugünden nasıl farklılaşacağını tartışmaktan ibaret değildir. Önce yarının farklı olması gerektiğini ve olabileceğini kanıtlaması lazımdır”