Fazıl Hüsnü Dağlarca, geleceğe hangi mesajları bıraktı?
Attila İlhan, hangi eleştirmenin Allah’ını şaşırttı?
Murathan Mungan, bilim kurguda hangi ülkeyle yarışıyor?
Özdemir İnce’ye göre nasıl best-seller olunur?
Yalçın Küçük, neden medyayı dikkate almıyor?
Adnan Özer, neden "bizden iyi şair çıkmaz" diyor?
Ya, Tuğrul Tanyol, Memet Fuat, Doğan Hızlan, Necati Tosuner, Sina Akyol, Hulki Aktunç, Zeki Coşkun, Enis Batur, Mehmet Eroğlu, Yılmaz Odabaşı, Süreyya Berfe, Hilmi Yavuz, Refik Durbaş, Ataol Behramoğlu, Osman Akınhay ve Süreyyya Evren neler diyor?
Söyleşi denilen şey, bir başkasına sorularla gitmekle başlıyor. Bazen gerçekten karşılıklı oturup konuşmayı, bazen telefonla sohbet etmeyi ve bazen de yazışarak düşünceye açıklık getirmeyi gerektiriyor. Söyleşi, başka nasıl olur, bilinmiyor. Ama bilinen şu: Her yanıt bir merakı karşılıyor öncelikle. Sonra, kimi zaman yanıtlar verene yeni sorular sorduruyor.
Sorular, uyarıcı oluyor. Basitlik esas! Basitlik çocukluktan devralının bir şey. Merak, çocukluktan devralınan bir şey. Çocukluksa, erişkinliğe bırakılan en yüce miras.
Erdal Doğan Söylenenler’de başkalarının mirasını anlamaya çalışıyor. "Bu anlama yolculuğu, kimi söyleşilerde küçük bir başlangıca, kimi söyleşilerde kendiliğinden biten bir sohbete benzedi. Fakat hep öğreticiydi. O nedenle bu kitap, öğrenme sevincini yitirmeyen çocuklara ithaf olunur," diye bitiriyor yapmış olduğu söyleşilerin derlemesine yazdığı önsözde.
Söylenenler, romandan şiire, gündelik hayattan politikaya farklı sorular ve bu sorulara verilen farklı yanıtlarla dolu bir söyleşiler derlemesi.
Çalışmalarınızda başarılar dileriz...