Mr. White İsviçre’ye girişi sırasında, kayıp heykeltıraş Anatol Ludwig Stiller’e tıpatıp benzemesi sebebiyle sınır polisi tarafından tutuklanır. Eski arkadaşlarının, erkek kardeşinin, eşi Julika’nın ve savcının tanıklıkları ve ifadeleri de bu şüpheyi doğrular. Mr. White ya da Stiller, her şeye karşın, tutukluluk süresince gerçekleşen sorgulamalarda kararlığını sürdürür: “Ben Stiller değilim!”
Max Frisch’in en önemli eseri kabul edilen STILLER, insanın yaşam boyu kendini tanıma çabasıyla “Ben kimim?” sorusuna aradığı mutlak yanıta ulaşabilmeyi umarken, belki de yaşadıkça yanlış uçlara çıkışı ve uğradığı yenilginin çarpıcı romanı; felsefi bir başyapıt.
“İlginç olan şudur ki, kibirliliğimiz bizi, sanıldığı gibi, kendimize götürmez, kendimizden uzaklaştırır.”
Ben’in yerine sahte bir Ben gelir ve Ben nesneleşir. Roman tekniğine bakıldığında: Ben bir ceza davası olur... Özellikle bu roman biçimi sayesinde kendini tanımlama ve ifşa imkânı oluşur ve pekişir – okur da rol alır, oyuna katılır. Bu oyuna katılmadan STILLER’i okumak ya da kavrayabilmek mümkün olamaz.
Friedrich Dürrenmatt
Stiller, başkişi, bir daha unutulmaz; bir roman karakteri değil, aksine bir birey, her devirde yaşayabilecek ve inandırıcı bir karakter.
Hermann Hesse
Her türden değer yargısına göre, ince zekânın ürünü bir kendini arayış öyküsü olan bu başyapıt, yazınsal gücü ve yaratıcı ironisiyle savaş sonrası Alman yazınında yeni bir dönem başlattı.
Adolf Muschg