İnsanın rüyası, tarih ve gerçeğe göre değişir. İnsanın ideali de öyle. Sultan Galiyev'in Rüyası, Rus Devrimi gibi, tarihi bir çerçevede, zamanın gerçeğine dayanan bir idealdi. Şimdi soğukkanlılıkla baktığımızda bunun gerçek dışı görülebilir oluşur ayrı bir konudur. Önemli olan, Sultan Galiyev'in kendi rüyasını gerçekleştirmek istediği yerin, Asya ile Avrupa'nın birleştiği nokta olmasıydı. Bu bölgenin iki farklı dünyayı, yani İslam dünyası ile Rusya'yı birleştiren Sovyet Rusya'da olması da bir gerçekti. Onun rüyası bu alanda gerçekleşmeliydi. Bu tarihi bir gerçekti. Müslüman olmakla beraber Sultan Galiyev, Orta Doğu'daki Türkler, İranlılar ve Araplardan farklı idi. Sultan Galiyev'in şu acı sözleri kulaklarımızda çınlıyor.
"Bir gün Sovyet Rusya'dan kaçsam bile, sonuç olarak kapitalist bir dünyada rahat bir yer bulamayacağımı ve hayatım boyunca üzüntü ve acı çekeceğimi biliyorum."