Tahir ile Zühre kardeş gibi büyürler. En tanınmış hocalardan ders alırlar ve bilgilerine her gün yeni bilgi eklerler. İlk gençlik yıllarında Zühre’nin gönlü Tahir'e düşer ama bu sevgiye bir anlam veremez. Zamanla aynı dert Zühre’nin duasıyla Tahir’in de gönlüne düşer ve bütün gerçeği bahçıvandan öğrendikten sonra birbirlerine olan sevgilerini evlilikle taçlandırmak isterler. Padişah bu durumu olgunlukla karşılayıp geçmişte verdiği sözü hatırlasa da hanımı bu evliliğe karşı çıkar. Tahir için hapisler, sürgünler, ayrılıklarla dolu bir hayat başlar. Dert ortağı olan sazına döker içini ve Hak aşığı olur zamanla. Fakat Zühre’sinden asla vazgeçmez, vaz geçemez. Sonunda padişah, kızı Zühre’yi başkasıyla evlendirmek üzereyken Tahir çıkagelir. Bu geliş artık kaçmaların, hapislerin, sürgünlerin ve ayrılıkların sonu olur zira iki âşık da dünyaya gözlerini yumar.
Saf, temiz ve hüzünlü bir aşk hikâyesi olan Tahir ile Zühre bu tür kitaplar içerisinde en çok okunan ve anlatılan hikâyelerdendir.