Evreni ve içindeki insanları yaratan bir Tanrı'nın olup olmadığı, başlangıçtan günümüze insan oğlunun zihnini meşgul eden önemli sorulardan biri olagelmiştir. Bu soruya çözüm olarak sunulan ateizm, panteizm ve deizm gibi cevaplar arasında, bir Tanrıya inanç olarak ifade edebilen Teizm de yerini almıştır. Mantıksal pozitivizmin hakim olduğu 20. Asrın ortalarında, felsefenin ilgi alanına bile giremeyen teizm konusunda, son 20-,30 yıldır Din felsefesinde görülmemiş bir dönüş yaşanmış; Alvin Plantinga ve Richard Swinburne gibi, din felsefesinin önde gelenleri, analitik felsefenin yöntemlerini kullanmak suretiyle, ileri sürülen ateistik itirazlara cevap vermiş ve geleneksel teizmin rasyonelliğini, diğer bir ifadeyle Tanrı inancının akliliğini ortaya koymuşlardır.