Sufilik ya da tasavvuf üzerine yazmak imkânsız denecek kadar zordur. Henüz ilk adımını atar atmaz, uzayıp giden sıra dağlar çıkıyor insanın karşısına, ilerledikçe de. Hedefe varmak gittikçe zorlaşıyor. Kişi, İran tasavvuf şiirinin gül bahçelerinde de kalabilir, teosofik spekülasyanların dondurucu doruklarına da çıkabilir; erenlere tapılan aşağı düzeylerde kalabileceği gibi, Sufilik, Allah ve Dünya'nın niteliği konusunda kuramsal tartışmaların engin çöllerine de uzanabilir; sabahın gün ışığıyla yıkanan, ya da serin akşamın morumsu sisine sarılı yüce dorukların güzelliğinin tanıda da varabilir. Ancak gerçek olan, tasavvuf kuşu Simurg'un yaşadığı o en uzak dağa pek az kişinin vardığı. Öyle ki, oraya varıldı mı bir kere, insan bir de bakıyor, ulaştığı yer kendi içindeymiş meğer!