Ben kendimi göklerin ve yerin, bu ikisi arasındaki her şeyin; ateşin ve suyun, bulutların ve kuşların Rabbine bırakmıştım…
Yanmış bir âşıktım ben. Kurduğunuz tuzaklar, attığınız ateş benim dünya telaşımın bitişi, sevgiliye vuslatın son demiydi.
Heybesinde aÅŸktan baÅŸka bir ÅŸey taşımayan bir muhacirim ben…Â
Gün yüzüne çıkmış bir harfim…Â
İçimdeki alfabenin yalnız cümlesiyim.Â
Yalnızlığın bir başınalığına teslim olmayan,Â
Melankolik bir rıhtımın yedivereniyim.Â
BaÅŸağından kuÅŸların, insanın ve medeniyetlerin beslendiÄŸi,Â
Tarih toprağına atılmış bir tohumum ben.Â
Bir varoluÅŸum…Â
Çekip gitmeyen bir derdim ben.Â
Söylenip duran bir sevdayım.Â
Asırları aÅŸan,Â
Hayata yeniden baÅŸlayan bir aÅŸkım ben…Â
Â
Ben İbrahim…
Geri döndüm ve buradayım…
Mehmet Deveci’nin anlatımıyla Bir Hazreti İbrahim Romanı