Tenkitten Savunmaya: Hanbelî Kelâm Algısının Dönüşümü
İnanç esaslarının tespiti, delillendirilmesi ve savunulmasını kendine gaye edinen kelâm ilmine karşı farklı tavırlar sergilenmiştir. Bir grup Hz. Peygamber’in tüm konuları açık bir şekilde beyan ettiğini, itikadî konularda tartışılan hususlarla ilgili Hz. Peygamber ve ilk nesillerden herhangi bir rivayetin aktarılmadığını belirterek inanç alanında yapılan tartışmaların bid‘at olduğunu söylemişler ve kelâm ilmine karşı menfi tutum takınmışlardır. Diğer bir grup ise hem ele aldığı konular itibariyle hem de gerçekleştirmek istediği gaye açısından kelâm ilminin son derece önemli ve vazgeçilmez bir ilim olduğunu savunarak onu diğer ilimlerden üstün tutmuşlardır. Tarih boyunca kelâm ilmine karşı takınılan menfi tavrın en önemli temsilcileri Hanbelî âlimler olmuştur. Kelâma yönelik bu olumsuz tutumu her asırda devam ettirenler olmakla birlikte bu tavır bazı dönemlerde yumuşama eğilimi de göstermiştir. Özellikle
Ferrâ ile başlayan ilgili tavır daha sonraki dönemlerde farklı isimler tarafından da devam ettirilmeye çalışılmıştır. VIII. yüzyıla gelindiğinde ise bu eğilimin en önemli temsilcisi olarak karşımıza Necmeddin et-Tûfî çıkmaktadır. O, kelâmın zemmedilmesine karşı çıkarak rivayetlerde yer alan olumsuz ifadelerin sadece bazı hâl ve durumlar için geçerli olduğunu söylemiş, onun meşrû ve şerefli bir ilim olduğunu savunmuştur. Çeşitli nasları da görüşüne delil olarak getiren Tûfî, bu tavrını pratiğe de dökerek Allah’ın varlığı, birliği ve delilleri, zât-sıfat ilişkisi, haberî sıfatların te’vili, ef‘âl-i ibâd, hüsün-kubuh, salah-aslah gibi birçok konuda bağlı bulunduğu düşünce sisteminden ayrışarak bid‘at kabul edilen meseleler hakkında görüş belirtmiştir. Bu anlamda o, yazmış olduğu eserler ve görüşleriyle Hanbelî düşünce içerisinde kelâm algısının dönüşümüne önemli katkıda bulunmuştur.