İSAR Tıp ve Ahlak Çalışma Grubu kurulup ilk toplantıyı yaptığımızda aklımda bir soru vardı. Birçok tıbbi mesele, kaldı ki özellikle modern tıp, çok fazla tartışmalı konu içerir, tıp bilgisi olmadan tartışılabilir mi? Şurası kesindir ki tıp alanındaki tartışmalı konuların içine başka alanların girmesi de kaçınılmazdı. O hâlde bu sorun nasıl aşılabilirdi? Belki de bu grubun temel görevlerinden biri bu olacaktı. Süreç içinde bu görevin yapıldığı gözler önüne serildi. İşe, tıp tarafı ile çalışacak ana gövde olan fıkıh tarafının nasıl bilgilendiğini öğrenerek başlamak uygun görünüyordu. Bunun üzerine ilk toplantının başlığının “İslam Âlimlerinin Tıbbi Konularda Fetva Verirken Bilgi Edinme Usulleri” olmasına karar verildi.
Tüm dünyada tıbbın ahlaki tarafının tartışılmasında din adamları öncü olmuştur. Ülkemizde böyle bir yapılanmanın 2009’a kadar gecikmesi de kendimizi eleştirmemiz gereken bir husustur. Neyse ki Abdullah Tivnikli İSAR Vakfı bünyesinde ülkemizde ilk kez tıp uzmanları ve din otoriteleri bir araya geldi ve bir kurumsal yapı oluşturuldu. Bu kurumun ilk göz ağrısı olması sebebiyle de elinizdeki kitap özel bir öneme sahiptir. İlahiyat Fakültesine etik dersleri vermek üzere davet edilmiştim. Büyük bir keyifle verdiğim bu derslerde masaların üzerinde bu kitabı gördükçe ve öğrencilerin farkındalığı ve heyecanının gözlemledikçe ne kadar mutlu olduğumu anlatamam