Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra gerek bu coğrafyada ortaya çıkan yeni duruma gerekse dünyanın geçirdiği ideolojik bunalıma hazırlıklı olduğumuz söylenemezdi. Bu dağılmanın neticesine beş bağımsız Türk Cumhuriyeti ile din, dil, kültür ve tarih gibi paylaştığımız ortak değerler bizi çok ayrıcalıklı bir hale getiriyordu. En önemlisi de geleceğe yönelik ülkü birlikteliğimizin olması zaruriydi. Çünkü, uzun yıllardır dünya siyasetinde etkin rol oynayamayan Türklere yeni bir şans doğmuştu. Bu şans iyi değerlendirilmezse Türkler daha uzun süreler dünya siyasetine yön vermede aktif rol oynayamacaktı. Türkiye'nin Bağımsız Türk Cumhuriyetlerine maddi ve manevi olarak yardımlarda bulunması ve tecrübelerini aktarması gerekiyordu. Uzun yıllar ayrı kalan bu insanların birbirlerini tanımaları birbirlerinin hassasiyetlerini ve önceliklerini iyi tespit etmek gerekmekteydi.