Çağımızın kimlik sorunu, kişi, grup ve toplulukların resmi-ulusal (milli) ve tarihi-kültürel kimliklerinde ortaya çıkıyor. Yani insanları ayırdığımızda değil de birleştirmeye çalıştığımızda... Hatta, sorunu ilk kez tanımlayanlardan Eliade'a (1971) göre, 'Köklere duyulan özlem' ya da çağdaş kimlik arayışı, 'resmi-ulusal tarih ile evrensel tarih arasındaki uyuşmazlıktan kaynaklanıyor.' Üyesi olduğu toplum, vatandaşı olduğu devlet, kişiden yalnız yasalara uymasını, ülke çıkarlarına hizmet etmesini istemekle yetinmiyor; ülkenin resmi tarihine, ülküsüne, mitoslarına inanmasını, resmi kimliğini üniforma gibi, övünçle, inançla ve sorgu sualsiz taşımasını bekliyor.: Bu beklentiye uymayanları, çalışma, seyahat ve sosyal güvenlik haklarından hatta pasaport gibi resmi vatandaşlık kimliğinden yoksun bırakabiliyor. Bireyler de, sonuç olarak, kimlik seçme özgürlüklerini başka kişilere, zümrelere, kurumlara, devlet gücüne karşı savunmak zorunda kalabiliyor.