Dünyanın varlığı emanet, kararsız ve değişkendir. Bolluk ve refahı kaza ile yüklü, sefası cefa ile arkadaştır. Nimeti üzüntüye, sağlığı sıkıntıya dönüşür. Kolaylığı zorlukla kardeş, yaran zararla bağlantılıdır. Nasbi azil ile ikiz, mutluluğu üzüntü ile ilişkilidir (VGMA Mevlana Ahmet tbn-i Muharrem'in, Evail-i Ramazan 1005: 583, 3- 6).
Bakî ve sabit olmayan bu dünya evinin nimetleri geçici bir bölge, onda oturmakta olan kimse ise, gitmek üzere olan misafir gibidir. Aklı olan her insan gaflette olmaz. Geleceğini gözönünde bulundurarak ahirette vadedilen iyi mertebelere ulaşabilmek için, hayır ve iyilik tohumunu dünya tarlasına eker... Böylece vâkıf, iyilik ve hayırla uzun süre anılmak suretiyle ölümsüzleşmeyi düşünür (VGMA Şeyh Kenzi Haşan Efendi îbn-i Ahmet'in 1122: 583/52-53).
Dünya denilen düşük yerin eşya ve varlığı yok olma sahnesinde dönmektedir... Lezzetinde zillet, izzetinde aldatma gizlenmektedir. Muhabbeti ile sıkıntısı iç içedir. Rahmetle zahmeti birbirine benzer şekildedir. Nimetinde gam, dirheminde üzüntü yer almaktadır (VGMA Şeyh Mehmet Nuri Efendi İbn-i Osman'ın Gurre-i Recep 1270: 583/56).
Bu aldatıcı dünyanın mal, mülk ve itibarı kararsız, taht ve tacı emanettir. Allah'tan başka her şey yok olacaktır... Dünya bir kimse için devam edip kalacak olsaydı, Allah'ın Rasulü onda ebedî kalırdı... Her olgun olan kimsenin yaşlanmadan önce, gücünün yettiği vakitte hayır ve iyilik yaparak ahiret hayatını düşünmesi gerekir. Vakıf, hayır ve sadaka türlerinin en mükemmeli ve bakî kalacak iyiliklerin en güzelidir (VGMA Ebu Bekir Efendi'nin Gurre-i Recep 1066: 583/118-119)- (Arka Kapaktan)